Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) basın toplantısı düzenleyen HÜDA PAR Genel Lider Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Faruk Dinç, iç ve dış gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Filistin’de yaşanan soykırımın hala devam ettiğini belirterek kelamlarına başlayan Dinç, “Bir yılı aşkın bir müddettir Filistin’de bayan, çocuk ve siviller katlediliyor. Bununla birlikte 2 aydır Lübnan’da işgal güçlerinin hücumları sonucu katliamlar yaşanıyor. İşgal güçleri, 2 aydır gerçekleştirdikleri ataklara karşın Lübnan’da bir köy dahi elde edemediler, o bölgede bir tampon bölge oluşturamadılar ve bundan ötürü ateşkes yapmak zorunda kaldılar. Bu kazanım, siyonist terör şebekesine karşı diz çökmeyen Lübnan halkınındır. Siyonist rejim, Lübnan’da bir ateşkes yaptı lakin Gazze’de hala soykırımlarına devam ediyor. Bilhassa Gazze’nin kuzeyinde önemli katliamlar yaşanıyor. Gazze’nin kuzeyinde açlık krizi ile birlikte sıhhat krizi de başlamış durumda. 7 Ekim Aksa Tufanı’ndan günümüze Gazze’de bin 50 sıhhat çalışanı şehit edildi, 310 tanesi de işgal güçlerinin zindanlarında esirdir. Tüm bu hücumlara karşın sıhhat çalışanları hiçbir formda pes etmiyorlar. İnsanlığın onuru ve haysiyeti için çabalarına devam ediyorlar.” diye belirtti.
“ACİL BİR BİÇİMDE GAZZE’DE İNSANİ YARDIM KORİDORU OLUŞTURULMALI”
Kuzey Gazze’de yaşanan ilaç derdini bir sefer daha lisana getiren Dinç, kronik hastaların tedavi edilemediğini, halkın kirli suyu tüketmek zorunda kaldığını ve oluşan çöp yığınlarından ötürü salgın hastalıkların baş gösterdiğini söyleyerek şunları kaydetti:
“Siyonist terör şebekesinin sıhhat hizmetlerini amaç alması, Gazze’deki tüm insanları yok etmek istediği manasına gelmektedir. Bu yüzden acil bir halde Gazze’de insani yardım koridoru oluşturulmalıdır. O bölgeye tıbbi gereçler gönderilmelidir. Sıhhat çalışanları o bölgeye acilen gitmelidir. Gazze’de kronik hastalığı bulunanların o bölgeden tahliye edilip hemen tedavi altına alınması gerekmektedir. Ayrıyeten ateşkesin sağlanabilmesi için İslam ülkeleri tüm gücünü kullanmalı, sağlanabilecek ateşkes ile hiçbir kaide ve şarta bağlanılmadan siyonist terör şebekesi o bölgeden çıkmalıdır.”
“AZAMİ MÜDDET MAĞDURLARI İÇİN KAPSAMLI BİR AF ÇIKARILMALI VE BU ÖĞRENCİLER ÜNİVERSİTELERİNE DÖNÜP MEZUN OLMALI”
İç gündeme dair kimi sorun ve dertleri da gündeme getiren Dinç, birinci olarak azami müddet mağdurlarının sorun ve taleplerini lisana getirerek, “2014 yılında çıkan bir yasaya nazaran; 2 yıllık üniversite okuyanlar 4 yıl içerisinde, 4 yıllık üniversite okuyanlar 6 içerisinde, 6 yıllık üniversite okuyanlar ise 9 içerisinde mezun olması gerekiyor. Lakin ülkemizde evvel pandemi sonra büyük bir zelzele yaşandı. Ayrıyeten ekonomik kasvetler yaşandı. Tüm bunlara bağlı olarak öğrencilerimiz bu süreçlerde okullarından mezun olamadılar. 2022 yılında bir af çıktı lakin bu af kapsamlı olmadığı için genel olarak tüm öğrenciler bu aftan yararlanamadı. Bu öğrencilerimizin mağdur olmaması için, kapsamlı bir af çıkarılmalı ve üniversiteden mezun olması gereken öğrencilerimiz tekrardan üniversite kayıtlarını yaparak tahsillerine devam etmesi sağlanmalı.” dedi.
“HASTANE VE FAKÜLTELERDE YAŞANAN USULSÜZLÜK ARGÜMANLARI BİR BİR ARAŞTIRILMALI!”
Açıklamalarına “Yenidoğan Çetesi” olarak isimlendirilen çetenin akabinde gündeme gelen sıhhat kurumlarındaki usulsüzlüklere dair tezlere dair konuşan Dinç, kendilerine iletilen birtakım tezleri kamuoyuyla paylaşarak yetkililere seslendi:
“Bu çetenin kendi menfaat ve çıkarları için akla-hayale gelmeyecek biçimde günahsız bebekleri katlettiklerini hepimiz gördük. Sıhhat kuruluşlarında yaşanan ahlaksızlık ve usulsüzlüğe millet olarak hepimiz şahit olduk. Bu olayın açığa çıkması sonrasında birtakım fakültelerde yaşanan düşüncelerle ilgili argüman ve talepler tarafımıza iletildi. Fakülte ve bağlı bulunduğu üniversitenin ismini vermiyorum lakin bize iletilen argümanları lisana getirmek istiyorum.
Fakültelerde tabiplerin, öğretim vazifelilerinin gereç parası ismi altında yasa dışı bir formda astronomik sayılarla hastalardan fiyat talep edildiğine dair argümanlar var. Bu fiyatlar hastanelerdeki ortacılar üzerinden yahut hastane dışındaki danışmanlık merkezi olarak gösterilen yasa dışı muayenehanelerden bu fiyatların tahsil edildiği savları bize iletildi. Ayrıyeten hastanenin imkânlarını, alet ve edevatını kendi özel muayenehanelerinde kullandıklarına dair de savlar var. Sıhhat işçisi tarafından hastalarla ilgilenmek yerine estetik süreçler yapıldığı, yasa dışı olarak heyet raporları verildiği, ameliyathanelerdeki randevuların bile satıldığı ve fiyatını ödemeyen hastaların fiyatı ödeyene kadar ameliyatlarının ertelendiği üzere önemli savlar var. Ayrıyeten öğretim vazifelilerinin derslere girmediği, asistanların eğitimsiz bırakıldığı konusunda da önemli argümanlar var. Yetkililerin tüm bunlara karşın rastgele bir yaptırımda bulunmadığına dair de tezler var. Bu argümanlar tek tek araştırılmalı, İçişleri ve Sağlık Bakanlığı bu iddiaların üzerine gitmeli ve vazifesini suiistimal eden her kim varsa hesabını vermelidir. Natürel bunları söylerken tüm sıhhat çalışanlarını ve öğretim vazifelerini töhmet altında bırakmak istemiyorum.”
“MERSİN, ADANA VE ANTALYA ÜZERE VİLAYETLERDE HER YAĞMUR YAĞDIĞINDA SEL FELAKETİ YAŞANIYOR”
Son olarak birtakım vilayetlerde yaşanan bir ekip meseleleri da gündeme getiren Dinç, kimi vilayetlerde yaşanan sel felaketlerinin önüne geçilmesi için, “Mersin, Adana ve Antalya üzere vilayetlerde her yağmur yağdığında sel felaketi yaşanıyor. Her yağmur yağdığında sel felaketinin yaşanmaması için altyapı ile ilgili önemli çalışma yapılmalı. Vatandaşların mağduriyet yaşamaması için yağan yağmur sularının tahliye edilmesine yönelik önemli çalışmaların yapılması gerekiyor. Yağmur yağmadan evvel erken ihtar sistemi geliştirilmeli ve tedbirlerin evvelden alınması gerekiyor. Mazgal ve kanalizasyon masraflarının temizlenmesi gerekiyor. Evvelce yaşanan sel felaketleri göz önünde bulundurularak bir daha bu çeşit felaketlerin yaşanmaması için önlemlerin alınması gerekmektedir.” sözlerini kullandı.
“SUYUN DAR GELİRLİ VATANDAŞLARA BİR ÖLÇÜ BELİRLENEREK FİYATSIZ OLARAK VERİLMESİNİ BEKLERKEN MAALESEF SU FİYATLARI HER YIL ASTRONOMİK BİR FORMDA YÜKSELMEKTE”
“Adana ve Mersin’deki su fiyatlarının başka etraf vilayetlerdeki su fiyatları ortasında astronomik farklar var.” diyerek kelamlarına devam eden Dinç, “Mersin’de şu an su ünite fiyatı 27,15 TL’dir. Bir ay sonra bu sayı 36,20 TL olacak. Adana’da da şu an su ünite fiyatı, 17,85 TL’dir. Hatay’da ise bu sayı 7,63 TL’dir. Birbirine yakın farklı vilayetlerin ortasında tüketilen suyun fiyatının bu kadar astronomik derecede farklı olması rastgele bir mantık sığmaz. Bu fiyatlar ortasında neden bu kadar fark olduğunu soruyoruz ve yanıtının şeffaf bir formda açıklanması gerektiğini belirtiyoruz. Ayrıyeten temel bir gereksinim olan suyun dar gelirli vatandaşlara bir ölçü belirlenerek fiyatsız olarak verilmesi gerekmektedir. Ama biz bunu beklerken maalesef su fiyatları her yıl astronomik bir halde yükselmektedir. Buna yönelik önlemlerin alınıp düzenlemelerin yapılması lazım. Bu mevzuda seçim periyodunda belediye liderlerinin vaatlerini uygulamaya koymaları gerekmektedir.” biçiminde konuştu.
“DİYARBAKIR-SİLVAN KARAYOLU’NDA ASFALTIN YAPISINDAN KAYNAKLI KAZALAR YAŞANIYOR, ARAÇLAR ZİYAN GÖRÜYOR”
Dinç kelamlarını “Diyarbakır-Silvan Karayolu’ndaki asfaltın yapısı ve kullanılan mıcır hasebiyle bu yolu kullanan araçlar kaza yapıyor, can kayıpları yaşanıyor. En kolayı olarak araçlarının camı kırılıyor. Bu bahis ile ilgili Karayolları Müdürlüğü denetlemelerini yapmalı, problemler her neyse tek tek tespit edilip vatandaşların mağduriyeti giderilmelidir.” dedi.
